15 Ağustos 2011 Pazartesi

Nihayet Qum Şehrini Görebileceğim


Qum; Şiilerin en kutsal şehirlerinden biri... Şehir geçmişte İslami ilimlerin öğrenim merkeziymiş ve bu sebeple burada bir sürü medrese inşa edilmiş. Eğitim ve öğrenim gormek için insanlar bu şehre gelirlermiş. İç savaştan sonra mollalar bu şehre yerleşmişler.


Qum şehrinin adını ilk olarak Bangkok gezim sırasında fotoğrafçılık yapan bir dostumdan duymuştum. Neden bilmem Qum şehri o günden sonra ilgi alanıma girmişti. Qum şehrini bir gün mutlaka görmeyi, kafama koymuştum. Ve sanırım o gün bugündü. O sabah heyecanla yataktan kalktım ve herkesten önce otelin restaurantına inip kahvaltımı yaptım. Akşam İsfahan'a gideceğimizden Qum'a gitmeden önce bavulumu toparlamak için odaya çıktım. Restauranta tekrar döndüğümde grup üyeleri ile resepsiyon görevlisi hanımın bana doğru baktığını fark ettim. Hayırdır inşallah diye içimden geçirirken Sevgili Zafer resepsiyon görevlisi hanıma bize söylediklerini Sibel’e de tekrarla istersen dedi. Resepsiyon görevlisi hanım Hz. Zaman’nın doğum günü kutlamaları sebebiyle herkesin Qum’a gitmek üzere yola çıktığını ve bizi götürecek minibüs şoförünün trafiğin yoğun olması sebebiyle 1,3 saatlik yolun ancak 4 saatte aşılabileceğini dile getirerek bizi Qum şehrine götürmekten vazgeçtiğini söyledi. Bu bilgi üzerine grup üyeleri Qum şehrine gitmekten vazgeçmişti. Ama ben ısrarlıydım.” Okey , peki ben tek başıma nasıl gidebilirim “ diye sordum.

Resepsiyon görevlisi hanım otobüs garına gittiğimde beni Qum şehrine götürecek bir araç bulabileceğimi söyledi. Bu arada o gün akşam İsfahan’a gitmek üzere Tahran'dan tren ile ayrılacaktık.Trenimiz saat 23:00 da hareket edecekti. Sevgili Zafer, trafiğin çok kötü olması durumunda aksam üstü Qum şehrinden Tahran’a geri dönmek yerine direk İsfahan’a gitmemin daha mantıklı olacağını söyledi. Ben de İsfahan’daki otel ve tren detaylarını aldıktan sonra hemen yola koyuldum. Bir an evvel yola çıkmakta fayda vardı. Otogara gitmek için bindiğim taksinin şoförü şansıma İngilizce biliyordu. Oto gara geldiğimizde beni Qum'a giden paylaşımlı taksilerin bulunduğu bölümde indirdi. İçerisinde 2 kişi olan bir paylaşımli taksiye bindim. Tek kişiyi bekliyorduk ki taksileri yöneten adam birazdan yola çıkacak olan başka bir taksiye binmemi teklif etti. Hemen bindiğim taksiyi değiştirdim. Yanıma yolda okumak için kitabımı ve suyumu almıştım. Yoğun trafiğe hazırlıklıydım. Gidiş gelişi 4 şerit olan high way’a çıktık. Peki, yol durumu nasıldı dersiniz ?


Yol bomboştu. Paralel evrenlerden trafiği olmayan Qum yolu versiyonu belirivermişti sanki. Ve bir saat yirmi dakika gibi kısa bir zamanda Qum şehrine vardım. Ancak taksi şoförü beni şehrin dışında bırakmıştı. Bir şekilde şehre gitmenin yolunu bulmalıydım. İngilizce bilen birini ararken durakta oturan görevliye İngilizce bilip bilmediğini sordum. Tabii ki bilmiyordu. Ben de şehrin içinde tek bildiğim yer olan “Hz.Masume Türbesi”nin ismini söyledim. Görevli ne demek istediğimi hemen anladı. Etrafına şöyle bir bakındı. Yerinden kalktı, durağa yanaşan otobüsün içindekiler ile konuşmaya başladı. Otobüsün içinde bir sürü çarşaflı kadın vardı. Görevli adam kadınları göstererek bu otobüse binmemi istedi. Otobüsteki kadınlar da bana gel gel işareti yapıp gülüyorlardı. Ben de onlara gülümsedim ve otobüse bindim. Aralarında yaptıkları konuşmaları anlamıyordum. Hz Masume’ye mi gibilerinden bir şeyler soruyorlardı bana. Ben de evet der gibi başımı salladım. Yanımda oturan yaşlı bayan yanlış anlamadıysam ismimi sordu. Sibel diye yanıtladım. Tüm otobüsün içinde Sibelmiş, Sibelmiş şeklinde ismim yayılmaya başladı. Sonra nereden geldiğimi sordular. Ben İstanbul, Türkiye deyince yine aynı şekilde İstanbul’muş, İstanbul’muş sözcükleri tüm otobüsün içinde yankılandı. Onlarda grup olarak Shiraz'dan geliyorlarmış.


Sonunda hep birlikte Qum şehrine ulaştık. Otobüs ücretini ödemek istesem de Shiraz'lı hatunlar ödeme yapmama izin vermediler. Bundan sonra kocaman kadınlar ordusu tarafından korumaya alınmış bir şekilde Hz Masume’nin türbesine doğru yürümeye başladım. Türbenin kapısından içeri girdikten sonra grubun tamamı abdest alınana bölüme doğru yürümeye başladılar. Hep birlikte abdestimizi aldık ve türbenin bulunduğu meydandan geçerek türbenin girişine geldik. Giriş kapısındaki adam bana bakıp “Çador” diye söylenmeye başladı. Kadınlarda o harici diyorlardı. Anladığım kadarıyla Shiraz'lı hatunlar yabancı olduğum için çadora ihtiyacım olmadığı konusunda adamla tartışmaya başlamışlardı. Bu konuşmalar devam ederken yanıma genç bir hanım yaklaştı ve kendi çadorunu bana vermeyi teklif etti. Ben de emin misin şeklinde el, göz hareketi yapmama rağmen genç bayan kendi çadorunu almam konusunda ısrar etti. Sanki sabahtan beri buraya gelmem için herkes hayatımı kolaylaştırıyordu. Genç bayanın çadorunu aldım ve türbenin bulunduğu bölüme girdik. İçerisi diğer camilerde olduğu gibi milyonlarca küçük ayna parçaları ile mozaik şeklinde süslenmişti. Türbeye giren herkes Hz Masume'nin türbesine dokunabilmek için birbirini ittiriyordu. Yanımdaki Shiraz’lı bayan turbeye dokunmak isteyip istemediğimi sordu. Ben evet der demez bir grup hatun beni kalabalığın içine doğru hızla itmeye başladı. Nasıl ilerleyeceklerini çok iyi biliyorlardı.Çünkü kısa sürede türbenin önüne gelmiş ve Hz Masumenin türbesine dokunabilmiştim.


Türbeye dokunduktan sonra geri çekildim ve dua etmeye başladım. Birden duygusallaştığımı hissettim. Aynı duygusallaşma Hz. Muhammed’in Mekke’deki mezarını görmeye gittiğimde, Dalai Lama ile karşılaştığımda da olmuştu. Bu kadın önemli bir zat olmalı diye düşündüm. İlk fırsatta Hz Masume’yi gugullamaya karar verdim.

Tüm dostlarım ve sevdiklerim için dua etikten sonra öğlen ezanı okunmaya başladı. Shirazlı hanımlar onlarla birlikte namaz kılmamı istediler. Yaptıkları onca yardımdan sonra “hayır” demek büyük saygısızlık olacaktı ve ben de tekliflerini kabul ettim. Birlikte bayanların namaz kıldıkları bölüme gittik. Namaz kılarken Mühr-i Namaz taşını yere koyup alınlarını da bu taşa dokunuyorlardı. Bu taş Kerbala topraklarından geliyordu. Tüm Şii cemaati ile birlikte namaz kıldıktan sonra Shiraz’lı bayanlara teşekkür ederek oradan ayrıldım.


Bir sure daha Qum Şehrini biraz dolaştıktan sonra Tahran’a doğru yola koyuldum. Dönüş yolumda da trafik yoktu. Evet kesin bana özel bir boyut açılmıştı. Şansım yaver gitmişti..Tahran’a vardığımda sevgili Leyla ile haberleştik ve bir saat sonra Park-ı Lale’de buluşma üzere sözleştik. Buradaki modern sanat müzesini ziyaret edecektik. Ama maalesef Hz Zaman’nın doğum kutlamaları sebebiyle müze kapalıydı. Biz de Park-ı Lale’nin yakınındaki genelde sanatçı ve sanat meraklılarının gittiği Sanatçılar Lokaline gitmeye karar verdik. Cafe’de doğal ürünler, doğal içecekler satılıyordu. Kendimize sekersiz limonata ısmarladık. Limonataların yanında irmikle yapılmış çok güzel bir kek ikram ettiler. Burada 2 saate yakın zaman geçirdikten sonra otele gidiş yolunda ünlü Firdevs heykelini de ziyaret ettik.

Otele varır varmaz güzel bir duş aldım. Otel görevlisi bir odasını otelden ayrılana kadar bizim kullanımımıza tahsis etmişti. Otelde biraz oyalandıktan sonra İsfahan’a gitmek üzere tren garına doğru hareket ettik.
Tahran’daki son günümüzde burada sona ermişti.

İsfahan’da görüşmek üzere
Sevgiler

Önemli Not: Sonradan internette Hz Masume’yi gugulladığımda Hz Masume Fatime’nin İslam dünyasındaki kutsal kişilerden biri olduğunu öğrendim. Şii inancına göre Allah ve peygamber tarafından tayin edilen ilk imam Hz Ali’ymiş. Ve onun soyundan 11 imamın geleceğine inanıyorlar. İşte bu imamlardan gerçeği bilen olarak bilinen 8. İmam Rıza’nın kız kardeşi ve 7 imam Musa’nın kızı, Hz Masume’ymiş. Hz Masume için daha babası doğmadan dünyaya geleceğine dair öngörülerde bulunulmuş. Ve Hz Masumenin türbesini ziyaret edenin cennete gitmekle ödüllendirileceği söylenirmiş. Ayrıca Qum şehri Şii halkı için dünyanın en büyük merkezi ve önemli bir hac yeriymiş.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder